✨ Çanakkale'nin Çan İlçesinden Güne Merhaba

Abone Ol
Gazete ManşetleriGündem
Trend

Güneşin En Yavaş Battığı Yer Gökçeada

Osmanlı döneminde adı İmbros'tan İmroz'a dönüşen ve sonrasında Gökçeada olarak anılan ada, tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor.

Antik dönemden günümüze Gökçeada’nın tarihi evrimi ve eşsiz doğal güzellikleri mercek altında. Ada, Pelasglar’dan günümüze uzanan bir tarihle bezenmiş. Roma döneminde Atina’ya bağlanan ada, Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti altına girdiğinde İmbros olarak anıldı. Yunan işgalinin ardından Türkiye’ye katılan ada, tarihi yolculuğunu günümüze kadar sürdürdü.

Gökçeada, sadece tarihiyle değil, doğal güzellikleriyle de büyüler. Ege Denizi’nin mavi sularında parlayan ada, andezit tepeleri, yeşil vadileri ve dantela gibi işlenmiş kıyılarıyla adeta bir doğa harikasıdır. Ekolojik ürünleriyle tanınan ada, aynı zamanda tarihi yapıları ve korunan köyleriyle de dikkat çeker. Ada ayrıca Türkiye’nin tek sualtı milli parkına ev sahipliği yapar. Turizmde de önemli bir yere sahip olan Gökçeada, organik tarım ve tarım turizmiyle öne çıkmaktadır.Eşsiz doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve sakin atmosferiyle ünlü olan Gökçeada, Türkiye’nin en büyük adalarından biridir. Ada, ziyaretçilere keşfedilecek birçok nokta sunar ve her mevsimde farklı güzellikler sergiler. Gökçeada’yı gezmek için ideal bir süre belirlemek, ziyaretinizi planlamak için önemlidir.

Gökçeada Gezilecek Yerler

Sakin atmosferi ve zengin kültürel mirasıyla dikkat çeken bir destinasyona sahip olup, Ege Denizi’nde yer alan bu adada, keşfedilecek birçok nokta ve yapılacak birçok aktivite bulunmaktadır. İşte Gökçeadası’nı keşfetmek için bilmeniz gerekenler:

  • Gökçeadası, doğal güzellikleriyle ünlüdür. Ada, tertemiz plajları, berrak denizi ve muhteşem doğa manzaralarıyla görenleri büyüler. Kuzu Limanı, Kefalos Plajı, Yıldız Koyu ve Gizli Liman gibi plajlar, adanın güzelliklerini yaşamak için ideal noktalardır. Denizin tadını çıkarmak, güneşlenmek ve su sporları yapmak için bu plajları ziyaret edebilirsiniz.
  • Gökçeadası tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de ön plana çıkar. Kaleköy, Dereköy ve Zeytinliköy gibi köylerde yer alan tarihi yapıları gezebilir, antik döneme ait kalıntıları görebilirsiniz. Dereköy Tarihi Rum Çamaşırhanesi, Yeni Bademli Höyük ve Gökçeada Kaya Mezarı gibi noktalar, adanın zengin tarihini keşfetmenize yardımcı olur.
  • Gökçeadası’nın mutfağı da oldukça lezzetlidir. Ege mutfağının izlerini taşıyan ada, taze deniz ürünleri, zeytinyağlılar, otlar ve yerel peynirlerle ünlüdür. Ada restoranlarında bu yöresel lezzetleri tatma fırsatı bulabilir ve damak zevkinize hitap eden birçok seçenek bulabilirsiniz.
  • Adada yapılabilecek aktiviteler arasında doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, dalış, kano ve deniz turları gibi seçenekler bulunur. Adanın doğal güzelliklerini keşfederken aktivitelerden birine katılabilir ve adanın sunduğu keyifli deneyimleri yaşayabilirsiniz.

Gökçeada’nın Eşsiz Koyları

Laz Koyu

Gizli Liman

Yıldız Koyu

Marmaros Koyu

Sualtı Milli Park Koyu

Kefalos Koyu

Kapıkaya Koyu

Aydıncık Koyu

Yuvalı Koyu

Gökçeada Tuz Gölü ve Lagün Alanı

Tuz gölü olarak bilinen, yazın balçık ve çamur içinde bulunan Gökçeada Lagün alanı özellikle kış aylarında ve göç sırasında barındırdığı su kuşu sayısı bakımından önem arz etmektedir.

Bu alanda 146 kuş türü, 161 bitki türü tesbit edilmiştir. Alan Tarım ve Ormancılık Bakanlığı tarafından Doğal Koruma Alanı olarak tescillenmiştir.

Gökçeada’da Köy Var?

1974’ten günümüze yerleşme sayısı giderek artan Gökçeada’da bugün bir ilçe merkezi (Çınarlı) ve 9 köy bulunmaktadır.

Bu köyler şunlardır;

Kaleköy (Kastro)

Kaleköy eski ismiyle Kastro, antik dönemlerden beri yerleşim olan bir yer. Bir tepe üzerine kurulu olan köy, kentsel sit alanı ilan edilmiş. Mimari projeler önce anıtlar kurulunun onayından geçiyor ve sadece taştan binalar yapılabiliyor. Köyde yaşayan hiç Rum kalmamış. Sadece 30-40 sene önce Doğu Anadalu’dan göçmüş aileler ve son yıllarda yerleşmiş şehirliler yaşıyor.

Yüksekçe konumuyla adada gün batımının seyredildiği en güzel noktalardan biri Kaleköy. Semadirek Adası tüm ihtişamıyla karşınızda beliriyor. Gün batımında burayı ziyaret etmek gelenekselleşmiş adada. Köyün aşağısında, geçmiş zamanlardan beri kullanılan Kaleköy limanı bulunuyor. Köyden limana yürümek için antik çağlarda açılmış bir patika yolu takip edebilirsiniz. Kraliçe Valentina yolunu Pelemede Gattilisuo 1440’lı yıllarda karısı için yaptırmış.

Şahinkaya

Gökçeada’nın ilk iskan köyüdür. 1960’lı yıllarda Trabzon’daki Şahinkaya köyü buraya yerleştirilmiştür. Ama zaman içinde onlar da Rumlar gibi köylerini bırakıp büyükşehirlere göç etmişlerdir. Köyde kışın da yaşayan sadece 5-6 aile bulunmaktadır. Yazın nüfus artmakta ama köyün ne bir bakkalı ne de bir kahvesi bulunmaktadır.

Eski Bademli (Gliki)

Yeni Bademli’nin kurulmasından sonra Eski Bademli (Gliki) olarak da anılan köy yüksek bir tepe üzerine kurulu. Adanın en güzel manzaraya sahip köylerinden biri. Karşıda ihtişamlı Semadirek Adası, kale kalıntılarıyla yine bir tepeye kurulmuş Kaleköy, mendireğiyle Kaleköy Limanı, dağlar ve ovalar panoramayı tamamlıyor. Yüksek konumundan dolayı adanın balkonu da deniyormuş Bademli için.

Bademli koruma altında olan 4 köyden biri. Türk ismini etrafını saran çok sayıda badem ağacından alıyor. Zamanında adanın en zengin köyü olarak, meyvecilik, süngercilik ve hayvancılıkla uğraşıyormuş köy halkı.

Yeni Bademli

Eski Bademli’nin aşağısındaki düzlüğe kurulmuş olan köyün inşa tarihi 1984’tür. Buraya Isparta, Samsun, Trabzon ve Giresun gibi illerden gelen aileler yerleştirilmiştir. Adada nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu Yeni Bademli köyünün geçim kaynağı tarım ve pansiyonculutur.

Zeytinliköy (Aya Todori)

Zeytinliköy zamanında adanın en sosyal yerlerinden biriymiş. Köye, dibek kahvesi içmeye uğramak uzun zamandır bir gelenek adada. Son yıllarda Yunanistan’dan köylerine geri dönen Rumların açtığı kafelerle birlikte ortam daha da renklenmiş görülüyor.

Yaz-kış sürekli yaşayan kişi sayısı 50-60 civarında. Adından da anlaşılacağı gibi etrafı çok sayıda zeytin ağacıyla çevrili. Merkeze 3 km. uzaklıktaki köy, koruma altındaki dört köyden biri. Adanın en eski kilisesi olan Agios Georgios Kilisesi bu köyde.

Dünyadaki 300 milyon ortodoks Hristiyanın ruhani lideri olan 1.Bartholomeos 1940 yılında Zeytinli’de doğmuş. 1991 yılında Patrik ilan edilen Bartholomeos, senede birkaç kez doğduğu evi ziyarete geliyor. 

Tepeköy (Agridya)

Genelde yüksek noktalara konumlanmış Rum Köylerinden en yüksekte olanı adı üstünde Tepeköy. Eski ismi Agridia olan köy, merkeze 11 km. uzaklıkta. Agridia Yunanca’da küçük tarlalar anlamına geliyor. Köy, volkanik Aya Dimitri tepesinin yamacına kurulmuş. Manzarası, tahmin edeceğiniz üzere çok etkileyici.Tepeköy her sene 15 Ağustos’da gerçekleşen ünlü Meryem Ana Panayırı’na ev sahipliği yapan köy. Son yıllarda 10 günlük süreye yayılan kutlamalarda Tepeköy dolup taşıyor. Meydanda kurulan koca kazanlarda yemekler pişiriliyor, dans ediliyor, şarap içiliyor. Bu panayır Rumların özel günlerinden biri. Köyün ziyaretçi sayısı meraklı turistler ile daha da artıyor.Köyde, 1832 tarihli Evangelismos Teotoku Kilisesi ve eski Rum mezarlığı gezilebilir. Köyün yakınında Çınaraltı( İspilya) diye anılan bir piknik alanı bulunuyor.  625 senelik anıt niteliğindeki çınar ağacı ve memba suyu akan antik çeşmesi etrafında manzaraya karşı piknik yapmak mümkün.

Dereköy (Sinudi, İskinit)

Dereköy adanın en batı kısmında yer alan bir Rum Köyü. Stratejik konumu ve Pirgos Limanı sayesinde, geçmişte diğer köylere göre ekonomik ve sosyal açıdan daha fazla gelişim göstermiş. Zamanında 1950 hane ile adanın hatta Türkiye’nin en büyük ve kalabalık köyüymüş. İçerisinde 22 kahve, 2 sinema, çok sayıda berber, bakkal, terzi gibi dükkanlar ve 3 zeytinyağı imalathanesi bulunurmuş.

(Bir zamanlar Türkiye’nin en büyük köyüymüş, şimdi kısmen harabe, yeni yeni geri dönüşlerle yavaş yavaş canlanma belirtileri başlamış)

Merkeze 14 km. uzaklıkta, karşılıklı iki tepenin, Halakasi ve Madrabodus Tepeleri yamacında kurulan köy, ortasından geçen yolla ikiye bölünmektedir. Osmanlı gezgini Piri Reis’in 16.yy’da adada bahsettiği iki yerleşim yerinden biri Dereköy’dür (diğeri Kaleköy).

Uğurlu

Uğurlu, merkezden 25 km. uzaklıkta, sadece adanın değil Türkiye’nin de  en batı ucundaki köy olma ünvanına sahip.

Köye 1984’de Anadolu’dan gelen köylüler yerleştirilmiş. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan köy halkı, topraklarının çok verimli ve kaliteli olduğunu söylemektedir.Köyde genelde balıkçılık ve üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Eşelek

Bir zamanlar Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Eşelek Köyü, baraj yapımı için sular altında kalınca köy halkı Gökçeada’ya kurulan bu yeni köye yerleştirilmiş. Eski köylerindeki tarihi cami minaresi de onlarla gelmiş. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan köy halkı, köyün etrafındaki elverişli arazileri ekip biçmekte, bazıları pansiyonculukla uğraşmaktadır.

Şirinköy

Gökçeada’nın en son kurulan adı gibi şirin olan köy, 2000 yılında yerleşime açılmış ve Bulgaristan’dan gelen Türkler için kurulmultur, Köyde 150 hane bulmaktadır. Köyün güney kıyılarındaki plajlara (Gizli Liman ve Yuvalı Plajı) yakınlığından dolayı konaklama için tercih edilen bir köydür. 120 m2 büyüklükte ve 4 odalı köy evleri yazın apart olarak kiraya verilmektedir.

Kaynak: gokceadarehberim.com, Onedio.com

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu